Saturday, March 1, 2008

Dostlar hakkında

Bişiler yazdığımda hep kendimle ilgili yazdığımı farkettim. Ama aslında beni ben yapan, her zaman yanımda olan ya da olmayan (Inner Glowel: evet alınması gerekenler alınabilir, hatta lütfen bi zahmet alınsınlar) dostlarımla ilgili de oturup birşeyler yazmam gerektiğini hissettim.

Kimi zaman yüzeyseldir dostluklar. Öyleyse dostluk diye bahsetme diyebilirsiniz ama ben öyle biri değilim. Eğer belli bi noktayı aşıp da güvenirsem birisine, bağlanırsam, çok yakın hissederim kendimi ve kolay kolay bırakmam. O yüzden de dostluk derim ben, ama karşımdaki ne der, bilemem. Her neyse... İşte bazen yüzeyseldir dostluklar. Canım dersin cicim dersin, en tatlı ses tonunu takınır, beraber gülersin, ağlarsın. Ama yüzeydedir işte, derine inemez. Birşey paylaşsan bile yine de derinleşmez. Bir bakarsın yıllardır arkadaşım, dostum diyip, gülüp eğlendiğin insan sana çok ama çok uzaktır. Ya da çok özel kabul edip diğer insanlardan ayrı tuttuğun birisi, gelip sana özel olmadığını söyleyebilir. Burada biraz da benim saflığım, ya da daha açık olmak gerekirse aptallığım ortaya çıkıyor. Olsun, yine de ben böyleyim.

Kimi insan da sadece kötü gün dostu arar. Onun kötü zamanında o kadar yakın bir bağ varmış gibi gelir ki, insan farkında olmadan daha bir bağlanır. Ama herşey düzeldiğinde, arasan da bulamazsın o insanı. Gününü gün etmekle meşguldür seni takmadan.

Ama diğer yandan, kimi zaman da öyle dostlar bulur ki insan... Herşeyi paylaşabilirsin onunla, üstelik de canım, cicim triplerine mecbur kalmadan. Yeri geldi mi en sağlam geyikleri yapıp, en iğrenç şeylere gülersin onla, sonra da kötü bi zamanda birlikte üzülürsün. Yeri geldi mi bi güzel kavga da edersin, nasılolsa bir şekilde halledecektir iki taraf da. Hata yapsan bile, hatanı kabul edip özür dilediğinde anlayış görürsün, sen hatanı unutup kendini affetmesen de o seni affetmiştir. Aynı şekilde sen de ona kızsan bile çabucak geçer. Halledilemeyecek birşey yoktur çünkü aranızda. Ama en çok onun üzüntüsü koyar sana, eğer o mutsuzsa, ve ne yaparsan yap elinden birşey gelmiyorsa, işte bu en kötüsüdür. Herşeyi denersin neşelendirmek için, kolundan tutup sürüklersin hatta. Ama sonunda gözlerinin içinde yine o hüznü gördüğün zaman, çaresizlik içinde pes edersin. Ama yine de pes edemezsin... Denemeye devam edersin yine, bu sırada da kendi hataların yüzünden, seni yanlış anlayıp kırılabilir sana. O zaman da sıkıntısına sıkıntı, üzüntüsüne üzüntü kattığın için daha da kahrolursun. Ama yine de denemeye devam edersin. Çünkü eninde sonunda o üzüntü yok olacaktır. O mutlu olmayı bu kadar hakederken, tersi mümkün de değildir zaten.

Neyse bu gecelik bu kadar...

Not: Bu yazıyı üzerlerine alınmak isteyenler diledikleri gibi alınabilirler. Hatta çok duygulanıp da bana gelip ramen ısmarlayabilirler. Ama lütfen olumsuz şeyleri üzerinize alınırsanız, gelip dırdır edip kafamdan aşağı ramen boşaltmayın. Tırmalarım.