Saturday, May 10, 2008

Korkaklığım ve Ben...

Moralim tamamen çökmüş, en depresif şarkılarımı da açmışım... Oh ne güzel hayat! Daha ne ister bi insan?! Ama şöyle bir problem var: ben insan değilim, kediyim. İstiyorum, ve elde edemiyorum. Buraya kadar çok da anormal birşey yok aslında. Herkes birşeyler ister ve elde edemeyebilir. Gelelim asıl sorunumuza: şu anda blogunu okumakta olduğunuz kedi, birşeyi deli gibi istemesine rağmen elde edebilmek için adım atacak cesareti yok.

Kısaca KORKAK!

KORKAK!

KORKAK!

Binlerce defa böyle bağırmak istiyor hatta şu anda kendisi. Ama onu dahi yapamıyor.

Evet, aynen öyle. Yapamıyorum. Çok mu zor sanki? Şöyle bir gülümsemek, konuşmak... Zor işte. Yapamıyorum. Korkuyorum. Reddedilmekten korkuyorum. Hayalkırıklığına uğramaktan korkuyorum. Üstelik de bu sefer hayal kurmamak için, fazla uçmamak için kendimi o kadar engellemeye çalışmama rağmen, ufak bir olumsuzlukta bile bu kadar yıkılabiliyorum.

Ama böyle bir yere varamam ki. Oturduğum yerden ne olmasını bekliyorum ki? Ama beceremiyorum işte adım atmayı. Eh tabi, en ufak girişimim de hayalkırıklığıyla sonuçlanırsa tabi başka adım atamam.

Niye korkuyorum ki? Reddedilsem nolur? Hahaha diyip yüzüme gülecek değil ya. Ama benim derdim o değil, sonrasında içine düşeceğim boşluktan korkuyorum. Bu arada farkettim ki, direk reddedilecekmişim gibi düşünüyorum. Sanırım öyle olacak. Umudum yok aslında. Oooofff....

Daha fazla saçmalardım aslında ama gidip kafamı gömecek bir toprak parçası, içine girebileceğim bir dolap, altına sığınabileceğim bir yorgan, içine kapanabileceğim bir köşe (Berrin'e sevgiler), altında sandalyelerin arasında saklanabileceğim bir masa arayacağım kendime. Belki bulurum, belki onları bile bulamam.